
Efenim. Bir yürovijyını da geride bıraktık. Da bir tespitte bulundum ben. Her sene daha da boktanlaşmıyor mu? Yani ne bileyim. Şöyle bi şarkıları dinledim de. Gay adamlar, bakımlı adamlar, uzun bacaklı kızlar, popo gösteren kızlar, kendini yırtan ablalar vesaire. Ha bi de orjinal,marjinal, enterjinaller var arada. Onlar zaten öldürücü darbeyi vuruyorlar. Bizleri çocukluğumuza falan götürüyorlar. İşte ne bileyim. Puan verme safhasına gelmiyorum bile. 40 tane falan ülkenin başkentine bağlanılıp hep aynı cümle: " This show was amazing, it's great to be a part of it." veya birinci veya ikinci türevleri. He bi de kendi dillerinde söyleme yalakalığı var. Bülend Özveren'imiz var. Ama d ile. Bülent değil. Niye bu kadar yırtıyoruz ki kendimizi? Her sene bir telaş. TRT işte kim gitçek? Tarkan, "Eurovision'a gitmem" der. Biz vayy deriz. Bekleriz bekleriz. Bülend Özveren 450 kere komşusuna verdi der. Gece olur hala bekleriz. Sonuç gelir. Rahatlarız.
Okan Bayülgen demişti de ne diyor bu adam demiştim: " Eurovision eşcinsel yarışması oldu. Bir tek ciddiye alan Türkiye ve TRT var. Diğer ülkeler ya eğlenmek için, ya da eşcinsellere destek için yarışmaya katılıyorlar". Babasın abi.
Son bir kez de pek güzide arkadaşım Mevsim şöyle buyurdu. (MSN konuşmasından aynen aktarılmıştır. Tüm hakları saklıdır Copyright 2010.) Dedi ki: " Sana eurovision un tanımını yapayım mı?". Ben de " Yap bakalım joni." dedim. Yaptı:
"bi kaç ülkenin tanınmadık sanatçılarının özel olarak hazırladığı, telaffuzu sıfır adamlardan ingilizce çıkartmak için götlerini yırttıkları, pek de iyi olmayan, genelde kıytırık, 1.sinin belki iyi ama yine de 4 ay sonra mp4 çaların bilgisayarın bi köşesinde kalıcak şarkılarının derlenip bir araya getirildiği, sadece türkiye ve azerbaycanın izlediği, herkesin birbirine puan verdiği, sadece türklerin büyüttüğü şarkı yarışması."
Hadi bakalım. Bütün müzik eleştirmenleri ayağa kalkar şimdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder