Ara Ki Bulasın.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Kocaman Mini Öykü: Kurabiye ile Gelen Mantık


Ağlamaktan en kıdemli keşlere dönmüş gözlerinin çevrelerini aynada süzdü. Tüm gecesi tuz buz olmuştu resmen onun sözleriyle. Kim bilir kaç gecesi daha yastığa ağzını bastırıp titremekle geçicekti? Bunu düşünürken artık göz pınarlarındaki tüm suyun tükendiğini farketti. Ağlayamıyordu bile. Ama kendine acilen sorması gereken bir soru vardı. Bu zavallılıktan hoşlanıyor muydu da güçlü olamıyordu? Yoksa gerçekten çaresiz miydi? Belki de bunun cevabını hiç bulamayacaktı. Ama sanki bu acıdan hoşlanmak kendisine daha yakındı. Çünkü o, kendi beynine göre çok derin, delicesine aşıktı. Daha sonra bunlara gülüp geçeceğini biliyordu. Ama beyninin bir tarafında o kadar küçük bir çocuktu ki, çaresiz bir bebek gibi olup bitenlere kendini bırakıyor, uzun uzun hıçkırmakla yetiniyordu. Annesinin dün yaptığı küçük kurabiyelerden ağzına bir tane attı, geri tükürdü. Elmalıdan nefret ederdi. Elindeki iğrenç, çiğnenmiş kurabiyeye baktı. Sonra çok temiz bulduğu vücudunun içindeki midede bunun asitle karışmış hali ve ya saatler sonra rezervuarda çok daha iğrenç hali varken, sadece tükürükle ıslanmış ve çiğnenmiş kurabiyeye neden iğrenç dediğine anlam veremedi. Kurabiyeyi ağzına attı ve yuttu. İşte bu nokta uçurumdan düşmekteyken bir dala tutunup tırmandığı noktaydı onun. Gülümsedi ve yatağına kıvrılıp yattı. Azcık onu düşündü. "Beni neden bıraktı?" diye. Sonra yine gülümsedi. "Çünkü ben salağım." dedi çok kısık sesle. " Değer vermemek gerek insanlara, gerektiğinden fazla."

Devam eder...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder