Ara Ki Bulasın.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Ten Points To Gryffindor


Efenim. Bir yürovijyını da geride bıraktık. Da bir tespitte bulundum ben. Her sene daha da boktanlaşmıyor mu? Yani ne bileyim. Şöyle bi şarkıları dinledim de. Gay adamlar, bakımlı adamlar, uzun bacaklı kızlar, popo gösteren kızlar, kendini yırtan ablalar vesaire. Ha bi de orjinal,marjinal, enterjinaller var arada. Onlar zaten öldürücü darbeyi vuruyorlar. Bizleri çocukluğumuza falan götürüyorlar. İşte ne bileyim. Puan verme safhasına gelmiyorum bile. 40 tane falan ülkenin başkentine bağlanılıp hep aynı cümle: " This show was amazing, it's great to be a part of it." veya birinci veya ikinci türevleri. He bi de kendi dillerinde söyleme yalakalığı var. Bülend Özveren'imiz var. Ama d ile. Bülent değil. Niye bu kadar yırtıyoruz ki kendimizi? Her sene bir telaş. TRT işte kim gitçek? Tarkan, "Eurovision'a gitmem" der. Biz vayy deriz. Bekleriz bekleriz. Bülend Özveren 450 kere komşusuna verdi der. Gece olur hala bekleriz. Sonuç gelir. Rahatlarız.

-"bi durun beyler bi dakka"-
Okan Bayülgen demişti de ne diyor bu adam demiştim: " Eurovision eşcinsel yarışması oldu. Bir tek ciddiye alan Türkiye ve TRT var. Diğer ülkeler ya eğlenmek için, ya da eşcinsellere destek için yarışmaya katılıyorlar". Babasın abi.

Son bir kez de pek güzide arkadaşım Mevsim şöyle buyurdu. (MSN konuşmasından aynen aktarılmıştır. Tüm hakları saklıdır Copyright 2010.) Dedi ki: " Sana eurovision un tanımını yapayım mı?". Ben de " Yap bakalım joni." dedim. Yaptı:

"bi kaç ülkenin tanınmadık sanatçılarının özel olarak hazırladığı, telaffuzu sıfır adamlardan ingilizce çıkartmak için götlerini yırttıkları, pek de iyi olmayan, genelde kıytırık, 1.sinin belki iyi ama yine de 4 ay sonra mp4 çaların bilgisayarın bi köşesinde kalıcak şarkılarının derlenip bir araya getirildiği, sadece türkiye ve azerbaycanın izlediği, herkesin birbirine puan verdiği, sadece türklerin büyüttüğü şarkı yarışması."

Hadi bakalım. Bütün müzik eleştirmenleri ayağa kalkar şimdi.

28 Mayıs 2010 Cuma

Bakiyelerimiz Yeterli Mi Ki?

-Meraba biz doğal olmak için çok kasıyoruz-

Otobüsler ne garip yerler değil mi dostlar? Yer yoktur. Kapının orda beklersin. Tutunabileceğin tek bir yer vardır. Lakin bir dallama henüz otobüs durmadan koluna, mor menekşe oyunundaki edayla geçirir. Hem onun yarattığı F kuvveti, hem de otobüsün freniyle oluşan P kuvveti seni küfürlerden küfürlere savurur. Yer vermezsin, yaşlılar laf eder. Yer verirsin, yer vermediğin gençler laf eder. (bizzat yaşadım bugün). Pek çekici bir popom olmamasına rağmen fortlandım bile lan. Zaten önümdeki amca rahat bi 3 kişiyi götürdü. Kendisine hayatta başarılar diliyorum. Laf olsun diye değil samimiyim. İyiliğini istiyorum.


Gerçek mutsuzluk nedir bilir misin yeğen?? Nedir? Bilemedin. Şu söz: " Bakiyeniz yetersiz.". Ha bi de bunu kabullenemeyen insanlar vardır. Defalarca basarlar. Ve her seferinde o acı sesi duyarlar. Tüm otobüse de rezil olurlar. Rezil, rezil, rezil. 5,45 TL vermek mi? Oradan kaçıp gitmek mi? Yoksa 1,50 TL karşılığında bir vatandaştan kentkart dilenmek mi?...Tarihi bir sınavdır bu. Hakatten bak. Senin kişiliğini herkes öğrenir orda adını öğrenmese bile...

Klimalı otobüs gibisi yok dimi? Eser. Bazıları rahatsız olur ama. Güneş vurmasıyla birlikte klima esintisi şahane.

Bazen fortlanmak lazım hayatta, gerçek kişiiğimizi farketmek için. Bazen de rezil olmak. Bazen yaşlı bir kadının dik bakışları altında tercih yapmak. Sen, sen ol. Sakın cep telefonuyla konuşma. Sakın. Adamı var ya...






Bilimum Meslek Dalının Karısı Binnaz.

-ay canım benim ya. kıyamam.-

Popun tavan yaptığı 90 lı yıllar idi. Tarkan abimiz vardı. Ama kokainsiz. Sade. Ondan sonra neydi o Aşkın Nur Yengi, Tilbe , Burak Kut , Akın zart zurt falan. Hatta ben bizzat kendimi Tarkan sanıp, şarkılarını söyleyerekten (bkz: şımarık) anaokulundaki aşık olduğum kızın peşinde dolanıp dururdum. Ne günlerdi be. Kral Tivi'miz vardı . O zamanlar apaçi değildi böyle. Saftık lan bildiğin. Bööyle hep ıptıs ıptıs oynardık. Pek şen şakraktık. Abuk subuk ülke meseleleri vardı. Susurluk , Abdullah Öcalan falan. Hep böyle gergindi ortalık. Gerçi şimdi farklı değil ama neyse. O zaman çocuktuk ya. Böyle olanları sanki uzay mekiğiymişcesine (nasıl bir benzetmeyse) izliyorduk. Çapkın adamdım be o zamanlar. Ehe. 200 kişiye aşık falan oluyordum. sagadgsbgs. Tatlı da çocuktum ha. Tam öpmelik böyle. Gerçi şimdi de öyleyim. Öhöm ne diyorduk. Tamam hepsi hoş güzel de. Bulgaristan'dan göçmüş, göçük bir amca vardı ya. Böyle elinde akordeonu,kafasında melon şapkası, bazaar collection takım elbise üstüne. Ha bildiniz dimi. Ciguli. Ben de onu sorucam. Noldu lan bu adama?

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Kocaman Mini Öykü: Kurabiye ile Gelen Mantık


Ağlamaktan en kıdemli keşlere dönmüş gözlerinin çevrelerini aynada süzdü. Tüm gecesi tuz buz olmuştu resmen onun sözleriyle. Kim bilir kaç gecesi daha yastığa ağzını bastırıp titremekle geçicekti? Bunu düşünürken artık göz pınarlarındaki tüm suyun tükendiğini farketti. Ağlayamıyordu bile. Ama kendine acilen sorması gereken bir soru vardı. Bu zavallılıktan hoşlanıyor muydu da güçlü olamıyordu? Yoksa gerçekten çaresiz miydi? Belki de bunun cevabını hiç bulamayacaktı. Ama sanki bu acıdan hoşlanmak kendisine daha yakındı. Çünkü o, kendi beynine göre çok derin, delicesine aşıktı. Daha sonra bunlara gülüp geçeceğini biliyordu. Ama beyninin bir tarafında o kadar küçük bir çocuktu ki, çaresiz bir bebek gibi olup bitenlere kendini bırakıyor, uzun uzun hıçkırmakla yetiniyordu. Annesinin dün yaptığı küçük kurabiyelerden ağzına bir tane attı, geri tükürdü. Elmalıdan nefret ederdi. Elindeki iğrenç, çiğnenmiş kurabiyeye baktı. Sonra çok temiz bulduğu vücudunun içindeki midede bunun asitle karışmış hali ve ya saatler sonra rezervuarda çok daha iğrenç hali varken, sadece tükürükle ıslanmış ve çiğnenmiş kurabiyeye neden iğrenç dediğine anlam veremedi. Kurabiyeyi ağzına attı ve yuttu. İşte bu nokta uçurumdan düşmekteyken bir dala tutunup tırmandığı noktaydı onun. Gülümsedi ve yatağına kıvrılıp yattı. Azcık onu düşündü. "Beni neden bıraktı?" diye. Sonra yine gülümsedi. "Çünkü ben salağım." dedi çok kısık sesle. " Değer vermemek gerek insanlara, gerektiğinden fazla."

Devam eder...

Kirli Sakalına Kurban, Aşkına Eşkıya

-çok gay adamlar: blue. sarışın olanlar lee ile duncan.-

Maşallah etrafımı çok fena gözlemleyen bir adamım ben. İşte böyle insanların suratlarına kitlenerek bakabilirim dakikalarca. İncelerim milleti didik didik. Şizofren gibi bir şeyim yani. Neyse geç git bunu da.Hacı...Bu kirli sakal mevzuu nolcak ya? Son 2 yılda kirli sakallı adamlardaki artış n'olucak böyle? Kirli sakallı adamların sakalı çıkan adamlar arasındaki yüzde %72.32414 imiş.3-4 tane tembel Jön Türk'ümsü adam çıkıp, kadınlar bunu seksi buluyor diye ferman verdiler zaar. Tembellik moda oldu şimdi.
-default şekilli apaçi sakalı. sigaramız da tamamlar-

Hatunlar size soruyorum: n'oldu lan beybifeys adamlar? Olum siz değil miydiniz böyle ''Blue'' isimli garip gruptaki gay kılıklı babyface adamlar Lee ve Duncan hakkında, ne bileyim Supernatural'deki Sam hakkında azgın naralar atanlar?
- supernatural dizisindeki sam: jensen ackles.-

Bir gün bırakayım dedim hadi ben de. Aynada bi baktım. Tiksinç lan. Hani içim el vermedi. Gillette Mach 3 Turbo'mu vurdum yüzüme. Siz de vurun be hacı. Ya da ne bileyim daha ucuzları var onların. Arko falan. 1 milyon vallaha. Ha üşendin mi? Git berbere taş gibi yapsın suratını. Niye sadece özel günlerde temiz adam olasın ki? Hatta artık onlarda bile kirli sakal moda olmaya başladı. Tövbe estağfurullah.
-gillette mach 3 turbo 4lü paket-

Bir gece ansızın gelip sakallarınızı kundaklayan bir yiğit olursa, onun ben olduğunu söyleyebilirim size. Ne bileyim apaçi sakalı bırakın. Şekilli sakal bırakın. Top sakal bırakın. Bıyık bırakın lan. Bunu bile söylettiniz bana. Ama tembel sakalı değil. Sakın.

25 Mayıs 2010 Salı

Teşekkürler Stinson.

- barney'den hot-crazy grafiği (grafik 1 ve tek A)-
5 sezondur taptığım adam. Her ne kadar gay olsan da eğer bu yazıyı okuyorsan sana sesleniyorum sayın Stinson. Nâm-ı diğer Neil Patrick Harris. Abi o ne karizmadır yahu o ne enerjidir. Mutlu olmayı öğrendim sayende. En azından öğrettim insanlara.Genç kızların sevgilisisin. Pozitivitenin kaynağısın.Barney Barney sen çok yaşa.Mucuks.

- barney naked man numarasını yaparken (+11) -
Suit up kavramı getirdin aramıza. Hey sen Neil abi. Seni seviyorum. Bir gay olarak değil, bir dost olarak. Zaten başın bağlı. Straight olsaydın sana daha çok tapabilirdim lakin, yine de seviyorum seni. Oh yes.
- n.patrick harris & david burtka(boyfriğendi.ühü) -
Bu sezonluk son kez: "Suit up! And look at my eyes!" ha bir de: " It's gonna be legen!....wait for it...darrrryyyyy!". Saygılar, secdeler. İpek kravatına kurban. (Not: Ben gay değilim.)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Uykusuz Her Gece.

Bazılarına göre pek havalı bir şey işte gecenin 3'lerine 4'lerine kadar uyumamak. Lâkin içinde olunca hiç de iyi değil be joni. Sabah olduğunda küfredersin uyanmamak için saate. Kalkarsın, sürekli bir yorgunluk olur. Ama öyle böyle değil. En kısa mesafelerde dahi toplu taşıma araçları gözlerin kapanmak için fırsat kolladığı yerler olur.(otobüste uyuyan adam utku öz bunu bilir.)sagadgkshks. Şaka maka. Çok kötü bir şey lan. 2-3 gündür içime cin mi girdi n'aptı bilmiyorum ama geceleri dracula misali ayaktayım. Evin içinde salak salak dolanmalar, PES 2010'lar, garip kâbuslar...











-otobüste öküzler gibi uyuyan adamlar(yukarıda) - -bildiğin dracula işte(sağda)-

9-10 gibi uyuyan insanlara hep özenirim. Bir gün 8 de yatayım diye gaza geldim, uyuyana kadar saat 10:30 oldu. Ve normal yatış saatim olan 1'de yattığımda sabah daha dinç kalktığımı farkettim. Yıllardır anlatılan o biyolojik saat zımbırtısı hakatten doğruymuş be usta.Hani böyle meraba,biz bilimseliz ayağına yatılan dersler falan var ya. Onlara saygı duyuyorum artık. Yatağa gidip dön oraya dön buraya yaşamak istemiyorum . Ya bu gece bir sonraki geceye kadar uyumayıp yarın erken uyuyacağım-ki buna dayanamam gündüz kesin uyurum- ya da... yine böööyle devam edicek bu. 48 yıldır uyuyamayan bir amca vardı . Ona kolaylık dilerim...Hey! Sen! uyuyamıyorsan şansızsın, havalı değil. Tatlı rüyalar herkese.












- biyolojik saat (hem yukarıda hem de ingilizce)- -48 yıldır uyuyamayan Mehmet İnanç(sağda)-

Feysbuk? Noldu olum sana?

-Pek güzide feysbuk. Bu kızı burdan bulduk.-

Bilmem kaç yıl oluyor facebook üyeliğimi açalı arkadaş tavsiyesi üzerine. O günlerde bir teori atmıştık ortaya beraberce. (Tufan Zenger idir kendisi). Teori gayet basitti. Olum bu facebook bir gün güzide web sitesi yonja gibi olur. (bkz: http://www.yonja.com). Zaten belliydi eller titreye titreye Türkçe dil opsiyonunun yer bulmasının beklenmesinden. Bildiğin titriyordu milletin elleri ben biliyorum.
-Dj_JaZz_ApAcİ-@-GİZeMLİ (default apaçi)-

Ve eveeett. Yine haklı çıktık abi. Oldu. İşte herkesin dilindeki sıtayla olayları mı dersin, Hüseyin K.'nın sevişme teklifleri mi dersin. Bir V.I.P üyelik eksik sanırım. Onun mantığını anlayabilen varsa da bana i-posta atsın pılis. Meraba. Benim param var. Paramla sosyalleşicem. Koca bulup evlenicem. Mark Zuckerberg abi yakında onu da eklerse ben şahsen şaşırmam. Güzide arkadaşım İdil Ekim'in fotoğrafının altına yapılan yorum nolucak peki.
Yorum sizin abi. Lütfen silahlar konuşmasın.

Duruş: √
Bakış: √
Şekil : √...
Kalite : √
Estetik : √
Zerafet : √
Letafet : √
Uyum : √
Herbişi : √
Test Edildi, Onaylandı... 10 Numara Kusursuz
şEKER oRANI...
██████████ 95%
tATLI oRANI...
███████████ 96%
gÜZELLİK oRANI...
████████████ 98%
sEMPATİ oRANI...
█████████████ 99%
tOPLAM sONUÇ 100%

NAZAR DUASI_____
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْنا""
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْناً وَإِن جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا إِلَيَّ
مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَ


Melaba. Ben Geldim.

-Hokkabaz filminin şeysi (Resim 1 ve tek a)-

Olum böyle yıllardır herkesi görürüm blog mlog. İşte bugün böyle akşam oturuyordum. Televizyonda hokkabaz filmi var. Bi gaz geldi bana. Dedim. Olum ben niye blog açmıyorum ki? Sonra her yaptığım şeydeki gibi düşündüm.Ağzıma yüzüme bulaştırmayayım. İşte ya insanlar bakmazsa falan. Banane bakmazlarsa bakmasınlar. Ben yazıcam. Yaptım işte. Adını da güzel koydum (bilen bilenzi). Melaba. Ben karyenic. Soyadım garip biliyorum. Ama sizinki çok mu normal lan?. 18 yaşındayım. 185 boyundayım. Çok kuğul adamım. Öptüm sizleri şimdilik. İlk gün heycanıma verin kısalığını yazının. Teşekkürler ilhamım olan hokkabaz. İşte en sevdiğim replik:

" Bizim hokkabazlıkta kötü bir şey var işte. Hani böyle kadını uçurma numarası. Kadın uçuyor ya? Aslında içten içe biliyorsun gerçekten uçmuyor. Bu çok koyuyor insana." veya bunun gibi birşey.