Ara Ki Bulasın.

29 Eylül 2010 Çarşamba

Wake Me Up When September Ends

Bazen içim çok sıkılıyor. Hani kapalı havalarda içte oluşan sıkıntılar gibi. Yağmur yağsa da rahatlarsın, güneş açsa da. Ama nem, ne güneş açması için gereken kadar düşüktür, ne de yağmur yağması gereken kadar yüksek. Beyninizdedir sanki o bulutlar. Biraz yalnızlık mı desem? Biraz şımarıklık mı desem bilmiyorum. Kulaklığını takıp, somurtkan, önlerine bakarak giden milyonlarca insanın arasında uykusuz kafamda o bulutlardan var. Uyuyamadığım gecelerde ise tek yaptığım bilgisayarın başına geçip kilitlenmek. Yağmurda ıslanıp, eğlenmek istiyorum ben, yağsın artık.

Uyanmak isteği bu. Artık uyumak istemiyorum. Biraz fazla yaşamak istiyorum hayatı. Okul-ev-okul olmasın rotam. Zaten ilerleyen yıllarda bu rotayı sıkça kullanacağım. Farklılık istiyorum. Eylül bitti. Uyanmalıyım artık. Uyandıracak birileri? Bilmem... Var mı?

Mutluyum ben. Ama daha fazlası olabilir. Problemim bu. Aslında "Mutsuzum ben!" diyen sizler de mutlusunuz. Sadece bazı eksik noktalarınız var. Ne kadar bulut olursa olsun, arkasında Samanyolu galaksimizin merkezi, bir adet güneş mevcut. Mesele onu görmek istemekte. Ama onun orda olduğunu bilerek de mutlu olabiliriz bence. Şu anda kendi kendimi terapi ettim resmen. İçimi mutluluk kapladı. Sizin de kaplasın.

İstanbul....Evet dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Büyüleyebiliyor sizi. Ama bu büyülenme, içinde yaşadığınız gerçeğini unuttuğunuzda yerleşiyor kafanıza. Belki ölene kadar içinde yaşayacağınızı düşününce korku kaplıyor sizi. Bir anda o tarihi güzellikleri, yeşillikleri, boğazı unutuveriyorsunuz. Bulutlarınız yine kafanızda. Lan! Bi siktirip gitsenize hıyarlar? Çağırdık mı?

Masum değil hiç kimse. Bu, suratlardan anlaşılıyor İstanbul'da. Herkesin bir suçu var. O öfke, o stres, dışa vuruyor bunu. Kötülükler suratlardan akıyor. Az temizlik, çok kirlilik. Ama yine de sizi içine alıp nehir gibi sürükleyebiliyor karşıdan karşıya geçen insanlar. Çocuklar ve yaşlılar mutlu, temiz. Gerisi hep sorunlu. Eylül bitti, bir uyanmak lazım.

Öptüm sizi.





6 Eylül 2010 Pazartesi

Benim De Silgim Var

*Ben iyiyim de çevrem kötü.

*Bazen önem verdiğin insanların seni uzun zaman geçmesine rağmen umursamaması çok feci koyuyor insana. Hayır farklı bir hevesli oluyorsun ama onda bu hevesten eser yok. Aksine tam olmasını istemediğin gibi. Valla bak. Adamı bir sersemletiyor.

*Sen iyi olmamalısın, çevren zaten kötü aslanım.

*Doğup büyüdüğüm şehirde son 15 günüm falan. Muhtemelen bir daha buraya ziyaret haricinde yerleşmeyeceğim. Çok mu duygusal düşünüyorum bilmiyorum ama bu çok zor bir şey. Düşünsene bi. Yeni hayatına, ayakların üzerinde durmana sadece 15 gün var. Nasıl hissederdin? Tamamen yepyeni bir sorumluluk ama böyle.

*"Annie are you okay?" Michael Jackson.(a.k.a enivicivokki)

*"It's not fair and I'm really not okay." Lilly Allen

*Ha. Hayatımın bu en sağlam hassas günlerinde bazı insanların umursamazlığı gerçekten koyuyor. O insanlara son çağrım. Beni azıcık dikkate alın. Çünkü yeni hayatıma başladığımda sizi hayatımdan tamamen çıkarabilirim. Gözüm kapalı yaparım bunu.

*Diyeceksiniz çok mu matah bi boksun. Evet öyleyim. En azından beni tanıyanlar için.

*Çok atarlı yazılar yazdım son günlerde kusura bakmayın. O insanların yüzlerine anca böyle söyleyebiliyorum bunları. Sadece 12 tane izleyicim var biliyorum ama. Yine de belirteyim dedim.

*"Yeter bak ha kendine gel haa kafana geçiririm kızım haa" Erman Kuzu

*Bay.