Ara Ki Bulasın.

27 Temmuz 2010 Salı

Starbitch the Gurbet Child

Kolay mı be abi? 18 yılımı yaşadığım yeri terketmek. Babam ve Oğlum'da derdi ya Fikret Kuşkan bol sigaralı ses tonuyla: " En kötüsü de ne biliyor musun? Arada kalmak...Ben ne gidebildim, ne kalabildim...Ama ne yapmak isterdim biliyor musun? Yanımdakileri de götürebilmek.... Ya da oradakileri getirebilmek....."

Canım kadar sevdiğim sevdiğim yaklaşık 10 tane insan var. Bunlardan biri olan Mr. Gök de Kopenhag'ın karlı yollarında benden ırak olacak bir yıl kadar. Evet bencilim abi. Ben onu özlücem. Tamam o program onun için süper iyi olcak falan filan ama özlücem abi. Tamam sabote etmicem zımbırtısını ama bigün geri dönsün diye beklicem yani. Gelince Taksim'de kutlama yapıcaz zaten. Ha bi de bu mevzu var. İstanbul....

Ülke orası abicim. Şehir falan değil. Haberleri aç bi bak. Hava durumu,suç,konser,etkinlik,olay ve diğer zamanzingolar. Hepsi orda. Yakında pasaportla alıcaklar insanları ya da araçla gelenlere vize ücreti koyucaklar Londra misali. Eminim buna bak görürsünüz. Abi istemiyorum oraya gitmek seneye falan. Çok samimiyim gerçekten.Keyfim yerinde mi İzmir'de. Yerinde. Ekmek elden su gölden. Ohh mis. Ama orda ne var biliyor musun? Lanet hayat ve para orda dönüyor. İş orda. Okul orda. Hani kapitalizm ölsün falan diyoruz ya? Sıkıyorsa öldürelim bakalım. İşte o çark beni yakaladı ve içine alıyor. Gidicem oraya. Belki ağlayarak ama, gidicem.

"İstanbul'a meyyalim, vallahi mecburiyetten."

Ekin var ya. Bir an durup düşününce en doğrusunu yapıyorsun. Kaçmak lazım. Yeni, temiz yerler görmek lazım. Ben 20 milyonun içine pisliğe... Sen tertemiz bir Danimarka kasabasına...Ama pislik erif. Neden bi sene hiç gelmiceksin olum? Ben buna kızıyorum işte. Tamam erif adapte olcak falan ama. Öküz müsünüz olum? Arada bi gönderin çocuğu. Neyse ki adam orda yeni yeni "hit"lerle Skype'den şenlendirecek bizi.(Tufan ile aynı evdeyken;) )

İstanbul'da kar da yağıyor dimi? Bu güzel bak işte. Seveceğim bir şey buldum orda. Kar...

Olum onu bunu geçelim. Beyin göçü falan diyorlar ya o yalan. Zaten herkes beyni göçük doğuyor sistem sayesinde. Ben burdan İstanbul'a ordan belki yurtdışına gidicem. "Beyin göçü ,yazık yazık gençler uçuyor" diye hayıflanacaklar. Ama bizi tutmak için hiç bir şey yapmayacaklar.Bahse var mısın?

Bu akşam gidiyor Ekin. Ben de bir kaç aya. ama son hep aynı. Özlem. Lan neyse ben bir şey demicem artık. Çok duygusallaştım bu aralar. Ekin lan. Seni çok seviyorum olum. Hakatten bak.Bu yazıyı sana armağan ediyorum. Hej abi. Kendine iyi bak oralarda. Gelirken enerjik ol. Taksim'de dans edicez. Sizi de sıktıysam kusura bakmayın millet. Baybay.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Uzay Boşluğu

Hacı sanki çocukluğumuzdan beri bu günlere hazırlanıyormuşcasına bir destek ve baskıyla girdik sınavlara. Sınavlar oldu ayrıca tabi. Hani bir zamanlarki sistem. Böyle bir değil üç kere ızdırap çekiyorsun. Tamam güzel. İyi veya kötü. Geçti gitti. Bazı adamlar seneye bir daha şans deneyecek, bazıları bu sene kapağı atacaklar. Hatta bazıları süper puan almasına rağmen eline diken batmış çocuk edasıyla inleyecekler. Olsun. Biz onları hayatımızdan nasolsa çıkaracağız bir gün.

Sorun şu ki... Ulan biz şimdi napacağız? Bir ay önce sınav var diye stresim vardı okey kabul ediyorum. Ama yine de çalışmıyordum. Yatıyordum falan. Bu benim gamsızlığım. Ama şimdi koskoca bir boşluk var lan. Uzay boşluğu gibi. Gittikçe büyüyor. Ama içimizdeki sıkıntı, kahinattaki atom sayısı gibi yerinde sayıyor. (10 üzeri 71 miydi neydi)

Gece 1-2 gibi uyu. (Ben sabah 5i tercih ediyorum.) Öğlene doğru kalk. Bütün gün dizi veya televizyon izle. Dünya Kupası falan da var. Onu izle. Sıcak bahanesiyle dışarı çıkma. Akşamüstü kısa süreliğine bir yere git serinde. Sonra eve gel. Bilgisayarla seviş. Bitti gün. Ha bi de yazlık hayatı vardır. Uyku saatleri yine aynı. Arkadaşlar varsa biraz daha çekilir olur. Çılgın şeyler yapılabilir bir yere kadar. Ama arkadaş yoksa daha çilelidir. Muhtemelen internet falan da yoktur yazlıkta. Gerizekalı gibi kalırsın ortada. Denize girersin serinlersin falan ama, hala yapçak bir şey yoktur. Kızartma ve mangal da cabası. Karnivor bir erif olup çıkarsın. Bilgisayarın yanındaysa bu sefer oyunlarla sevişirsin. Market için de kilometrelerce yürürsün o sıcakta.

Böyledir yaz. Hanginiz süper über harika mükemmel bir yaz geçiriyor ki? Herkes bir parça bu uzay boşluğunun içinde. Ben de öyleyim. Hatta boşluğun kendisi beynimin içinde.

"Asıl içimde,içinde yüzdüğüm bir deniz var." Şebnem Ferah