
Sabrını sınıyordu geceler sanki. Hani şu havlayan garip köpekler var ya geceleri. Anlamsız kokulara, insanlara... Onlar gibiydi. Sonra gülümsedi. Film şeridi hikayesini hatırlayarak. Hani derler ya film şeridi gibi yaşananlar akar diye. Onunla yaşadıklarını böyle film şeritlerinin içine koyarak hayal etti. Dudakları, gülümsemesi, gözleri, ışıldaması. " Seni seviyorum." diye fısıldaması kulağına. Sonra da " Ayrılmalıyız." diye fısıldaması... Gözleri yine doldu. "Keşke onun kokusunu şu anda hissedebilsem." diye geçirdi içinden. Hani şu özel parfümcüden aldığı var ya. Kimsenin bilmediği koku. O işte. Ona bile söylememişti adını. Hediye almasın diye. Garip bir kıskançlıkla bilmesini istemiyordu kimsenin. Hani sana verilen çok değerli bir hediyeyi kıskanırsın ya, öyle bir kıskançlıktı işte bu. Çocukça, bencilce... Satırların yetmediği güzelliği, nefrete bürünmeye başlamıştı bu çocukta... Sureti hep aklındaydı, karabasan gibi. Kokusu da aklındaydı. Tanımlayamıyordu ama evet aklındaydı. Hayaliyle sevişiyordu. Öpüyordu onu gerdanından. Sonra gözlerini bir açışında Alaaddin'in sihirli lambasındaki cinin kaybolması gibi kayboluyordu. Yemeden içmeden kesilmemişti. Tek kesildiği şey uyku ve onu pek de umursamayan dostlarıydı. Birkaçı hariç tabii ki. Kendini hayata döndüren elmalı kurabiyelere lanetler okudu." Hani ben yaşayacaktım, hani hiç bir şey benden önemli değildi?? Sizi lanet kurabiyeler!... Hani?? ". Güçsüz düştü bu sessiz serzenişi. Sonra düşündü. Bir aksilik vardı durumda. Hani şu film şeridi vardı ya, anıların kayıp geçtiği. O film şeridi.... Onda bir sorun vardı. Normalden kısa değil miydi? Yaşanmamışlıklarla dolu koskoca bir uzayda, küçücük bir toplu iğne başı gibi değil miydi bu? Hayatının en kısa filmi olarak seçti bu şeridi ve Oscar'ı ona verdi. Alan yönetmen ise: " Bu film aslında tamamen bir yalandan ibaret, ama insanlar yalanlardan hoşlanırlar. Hatta bazen bunlarla hayatlarını kurtarırlar. İşte bu film böyle bi film. Ama bazı salaklar bu yalanlara inanmak zorundadırlar. Yoksa yalanın ne zevki kalır ki? Buradan anneme, babama ve bu "salaklara" teşekkür ediyorum." Oldukça zorlukla güldü. Ve kısa filmini tekrar tekrar izledi. Bazen ağlayarak, bazen salaklığına gülerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder