Ara Ki Bulasın.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Ben Büyük Adamım!

*Evliya Çelebi'ye döndüm son 1 aydır. Batı Anadolu'yu karış karış gezdim. Nice yerler gördüm , nice insanlar tanıdım. Ama kendim gibisini görmedim.

*Kışa merhaba diyeceğiz yakında. Bu bana mutluluk veriyor. Havalar serinlemeye başladı. Hatta 2 güne kadar 10 derece düşecekmiş. Ohh essin essin.

*Haftalık En Kıl Olduğum Şeyler Top 10 Listesi'nde ilk numaraya yükseldi:

-Birine güvenip bir düşünceni anlatmak. Sonra o düşünceyi öğrenmemesi gereken kişiden duymak.

Ha sonra o kişiyle konuşursun. "Keşke söylemeyeydin." diye. Onun cevabı: "Şaka arasında söyledim, düşünemedim, özür dilerim." Kıllık listesinde açık ara birincilik kazanır böylece bu olay.

*"Özür dilerim" çıkalı bazı kötü şeyler çoğalmış diyorlar.

*"Bir adım atarken bir düşün, iki düşün, üç düşün, birilerine danış öyle hareket et"
-The Starbitch-

* "Popüler olunca insanın kendisine güveni geliyor." diyorlar, "Eskiden n'olduğunu unutuyorsun." diyorlar. Ben bilmem onların yalancısıyım. Anlayana.

* Kızgınlığım aşk gibi. Düşündükçe daha da alevleniyor. En iyisi beynime reset atıp güzel bir uyku çekmem. Ama bugün uykumu çok iyi aldım. N'apıcam ben?

*"Şişt şişt sakin ol, sinirlerine hakim ol."
-Şarkıcı Gülşen-

*"Affetmek büyüklüktür. Ama yapılan eşekliği sonlandırmaz. Aksine tekrarlatır. Ben büyük adamım. Affederim. Rahat ol."
-yine The Starbitch-

bazılarına ithafen....adios amigos.

15 Ağustos 2010 Pazar

Oh My Ding Ding Dong. Oh You Touch My Tra La La.


*Çok ilginç bir şekilde hayatım mükemmel gidiyor. Hiç ummadığım kadar. Şaşırtıcı değil mi gençler? Şans hep benden yana...

*Üniversiteyi kazandık. Üzerimizden yük kalktı. 3000 ATM basınç vardı sankilim 1 ATM'ye çekildi. (Fizik Mühendisliği şşş;);))

*Herkes Günther'in "Ding Dong Song" klibini izlemeli. Başı biraz kötü ama gerisi komik bak. Link vermiyorum. Şimdi birinde Youtube açılmaz falan. Uğraşamayacğım siz uğraşın.

*O değil de eve temizlikçi gelmesi ne kadar gergin bir olay değil mi? Kadına tam güvenemiyorsun da başında durmalısın. Ama bir yandan da "Patron benim! O halde neden evde kalıyorum ki işçi çalışsın?" diye düşünüyorsun. Mini kapitalist oluyorsun bir nevi.

*Geçen gün sadece uyumak için bir filme girdim. Hem de "Inception". İkinci izleyişimdi telaş yapmayın. Ve sadece rüyadan bahsettikleri için uyuyakaldım. Kusura bakma Leonardo aga. Beğendim filminizi merak etmeyin.

*Beni bekle İstanbul. Senden tiksinerek geliyorum sana. Sen mi büyüksün ben mi büyüğüm? Senin içinde 20 milyon insan yaşıyor. Benim içimde trilyonlarca hücre.

*Işığın çevresinde dolaşan kelebekleri hep erkeklere benzetirim. Işığın çekiciliğine kapılıp sert bir şekilde giriş yaparlar. Ama şiddetli ısıyla, anında, sertçe reddedilirler. Ama üşenmeden tekrar tekrar denerler. Ve ömürlerini hızla tüketirler.

*"Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer." Tarihi bir yalan.

*İddia ediyorum bir insanın psikolojik sorunları olduğunu sadece gözlerine bakarak anlayabilirim. Her gün aynaya baktığımda ne görüyorum sanıyorsunuz? Ha çözmeye hiç yanaşmam o ayrı mesele. O sorunlarla yaşamayı seviyorum.

*Dudaklarını şişirerek fotoğraf çektiren kızlardan nefret ediyorum ha. Bunlar hemen bitmeli. Bak Günther'ime. Tepkilerimi sunmuş resmen.

*Anlamsız yazdım bugün. Yeter. Saçmalayamıyorum artık. Mutluyum işte. Mutluluğun vermiş olduğu gerzeklikle sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim sevgili okumaz okurlar.

*"Yiyerek zayıfladım." Tarihi bir yalan. Zayıflayacaksan yemeyeceksin kardeşim.

* "Adios muchos."
Speedy Gonzalez.

Bilir misiniz? Bana Speedy Gonzalez der bazıları.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Temel İnsanlık-1

*Bu sefer sanırım günlük olarak kullanacağım burayı. Sizi sıkar muhtemelen her ne kadar takip etmeseniz de.

*"Benim kendimle ufak bir sorunum var, biriktirdiğim ne varsa şimdi patlar."

* Ego! Ne güzel kelime değil mi cicişler? Ben! anlamına geliyor Türkçede. Bu kelime üzerinde çok şey yaşamışızdır hepimiz. Korkmak lazım aslında. Azı da, çoğu da zararlı. Orta şeker kıvamı ayarlamak zordur. Hele bir de köpüklü olmak zorundaysa.

* Bencillik ise ben kavramının insanın üzerine yansımasıdır. Korkmak lazım aslında. Başkasının mutsuzluğunun başladığı yerde bitmeli değil mi? Tıpkı özgürlük kavramı gibi. Ama ya haksızlığa maruz kalınıyorsa? Bunun bir cezası olmamalı mı?

* Suç ve ceza iki büyük kavram. Birbirleriyle bağlantılı. Dostoyevski reyiz neden yazmış ya? Neden bu başlığı koymuş sanıyorsun? İnsanoğlu kendi mutluluğunun engellendiği durumları suç olarak benimser ve ceazası olması gerektiğine inanır. Bu da aslında bencillik kaynaklı bir zırvadır. Ama kişi kendini o kadar haksızlığa uğramış görür ki, çıkış kapısı olarak acımasızca ceza verir.

*Bir yakınınızın bir erif tarafından öldürüldüğünü düşünün? Çoğunuz o erifi işkencelerle öldürmek istemez mi? Ama onu öldürmek neyi ele geçirir ki? Ha neymiş. Cezanın temeli de intikammış. İntikam veya adalet duygusu. Hukuk intikamın en resmi ve en kalıba sokulmuş biçimidir. İnsanoğlu ilkel bir varlık olarak, yapay yasaları reddetmek ister. Ama caydırıcı bi ceza buna engel olur.

*Ya adam cezaya rağmen devam ederse? Bütün yakınlarınızı öldürmeye mesela. O zaman gerçekten cezayı haketmiştir.

* "Beni sevmeyen bir adamı bir gün içinde ilk görüşümde ona selam veririm, ikincide yine selam veririm, üçüncüde onu öldürürüm."

*Son olarak intikam ve tatmin duygusu. O adamı parçalayarak öldürürsün. Ve sevinçten ölürsün. Tatmindir bu duygu. Ha burda bi çelişki var işte. Sonrasında ya üzülürsün, ya üzülmezsin. Üzülürsen gerçekten incinmemisşindir, ama pişman değilsen adamın yaptığı seni gerçekten incitmiştir.

*Adios amigos.

*"Pişman değilim, bir daha olsa bir daha yaparım."